Antisya ve Kontra Antisya’nın Klasik Temelleri

Antisya tekniğinin ilk ayrıntılı tanımını bizlere ulaştıran, 4. yüzyıl astrologlarından, Romalı astrolog Firmicus Maternus’tur. Maternus, Matheseos Libri VIII (Astrolojide Matesis teorisinin 8 kitabı) ‘nın ikinci kitabında Anstisya’ya birkaç sayfa ayırmıştır.

Bu teknik ve felsefe, antik dönemlere kadar uzanmaktadır. Zodyak’ın gelişiminin çok erken bir aşamasında ortaya çıkmıştır. Firmicus, tekniğin kökeninin Yunanca olduğunu ve Hipparchus tarafından MÖ 2. yy’da öğretildiğini aktarır. Tekniğin kullanımıyla ilgili referans kaynaklar Manilius, Ptolemy, Dorotheus, Antiochus, Palchus, Paulus Alexandrinus gibi astrologların, astrolojik metinlerinde bulunur.

Antisya teorisinin sayıların sembolik önemi üzerine büyük etki yaratan ve evrendeki her gücün dengeleyici karşıt kuvvete sahip olduğunu savunan Pisagor felsefesinden etkilenmiş olduğu görülmektedir. Pisagorcular decadın yani on sayısının sayıların arasında en önemlisi ve en mükemmeli olarak görürler ve evrenin on göksel kattan oluştuğuna inanırlardı. Pisagorcular, görülebilen yedi gezegenin yanı sıra Dünya ve sabit yıldızların bulunduğu katta, Güneş’in diğer tarafında görünmez bir konumda Dünya’nın hareketlerini dengeleyen paradoksal bir karşıt olan karşıt-dünya’nın var olduğunu öne sürdüler. Ve bu dünyaya “karşıt dünya” anlamına gelen anti-cthon – ‘antiscion’ olarak biliniyordu.

Yunanca’da “Scia” terimi “gölgeler” anlamına gelmektedir. Net olarak tarihi bilinmeyen bir zamanda, “karşıt ruhlar” ya da “yansıtıcı dereceler” felsefesi astrolojide ve her derecenin, kendine has bir karşıt derecesi olduğu ve soltis aksından haritanın diğer kısmına kendini aynaladığı inanışı ortaya çıkmıştır. Soltis aksı, 0 derece Yengeç’ten başlayıp, 0 derece Oğlak’a doğru gitmektedir; Böylece bir gezegen 20 derece Yay burcunda yer alıyorsa, Antisyası 10 derece Oğlak olacaktır ve bu her iki nokta Güneşin soltis noktasına eşit uzaklıktadır.

Antiscia yansıması: Haritanın soltis aksından ikiye katlandığını hayal edin, Antisya ile bağlı olan gezegenler, birbirinin üzerine düşecektir. Örneğin, 15 decerece Yengeç, karşıt derecesi olan 15 derece İkizler’e; 3 derecede ki Boğa, 27 derece Aslan’a denk gelecektir. Bu derecelerin ortak deneyimlerinin yanısıra, iki gezegenin ilişkisi soltis aksına eşit uzaklıkta bulunmaları ilişkilerine ekstra potansiyel sağlamaktadır.

Manilius bu tekniği, soltis aksından birbirine karşıtlık yapan burçların birbirini görebildiğini belirttiği Astronomica adlı kitabında tanımlamış ve terminolojisini de her iki burcun ufkun aynı noktasından doğup batacağı gerçeğinden türetmiştir. Ancak Manilius’un tanımı Firmicus’un tanımından bir noktada ayrılır. Çünkü Manilius referans noktası olarak Yengeç – Oğlak aksının orta noktasını kullanır ve İkizler’i Aslan’a, Boğa’yı Başak’a, Koç’u Terazi’ye, Balık’ı Akrep’e, Kova’yı da Yay burcuna bağlamaktadır. Antisya tekniğinin ilk kullanımı, ekinoksun 15° Koç burcu ve soltisin de Yengeç – Oğlak aksının orta dereceleri olarak karşılık bulunduğu zamanlara kadar uzanması, iki astrolog arasındaki referans noktası farkını doğurmaktadır. Manilius’un düzeni Firmicus’unki ile tamamen aynıdır çünkü her ikisi de tekniklerini eşit gün doğumu ve gün batımı periyotları ile ilişkilendirmişlerdir. Manilius tekniğinde bunları “yüzleşen burçlar” (Confronting Signs) olarak adlandırmış ve benzer prensiplere sahip oldukları tekniklerinden hoşnut olduklarını belirtmiştir.

Manilius tarafından tarif edilen şema. Bugün soltis aksı Manilius’un yaşadığı döneme göre oldukça eskidir. Bu da bizlere Manilius’un haritaları çok eski kaynaklardan yararlanarak oluşturduğunu göstermektedir.

Ptolemy de bu tekniği tanımlarken, “Birbirini seyreden burçlar” dönencelerden eşit uzaklıkta ayrıldıkları için, eşit güçlere sahip olduklarını söylemiştir. “Birbirinin seyreden burçlar” demesinin bir sebebi ufkun aynı kısmında doğup batmaları bir diğer sebebi ise, Güneş bu burçlardan birinde konumlandığında, o burçtayken gece ve gündüz uzunlukları ne kadar ise, Güneş diğer burca geçtiğinde gece ve gündüzün uzunlukları onda da aynı olacaktır.

Doğal olarak, Güneş kuzeyde, (0° Yengeçte) ve Güneyde (0° Oğlakta ) maksimum deklinasyona ulaştığında, soltis aksı ekliptiği işaret eder, Güneş’in deklinasyonu birbirine eşit uzaklıkta olan dereceleri parallelere ayırır. (bkz: aşağıdaki diagram )

 

Deklinasyon: Bir gezegenin Kuzey ve Güney ekvatora olan uzaklıkğı

Göksel Enlem: Bir gezegenin Kuzey ve Güney ekliptiğe olan uzaklığı

Ekliptik (Güneş’in Yolu) ekvatoru 0° Koçtan 0° Teraziye kadar keser ve bu noktada Güneş 0 deklinasyondadır.

Bu, antisyada bağlı olan gezegenlerin eşit deklinasyon derecelerine sahip olacakları anlamına gelmez, çünkü Güneşin’in döngüsü ekliptik ile sınırlı olduğu için bir enleme sahip değildir. Bazı modern yazarlar Ptolemy’nin iki gezegenin ilişkisini aynı deklinasyon derecelerine sahip olmalarına dayandırdığından dolayı antisya terimini kullandığını varsaymışlardır. Bu durum geleneksel antisya konseptinden oldukça farklıdır. Çoğu kişi Nicholas De Vore’un Astroloji Ansiklopedisindeki “Soltis aksındaki yansıma etkisi Uranyen Astrolojide ki modern bir uygulamadır, ancak özgün tanımı Ptolemyt tarafından yapılmıştır” şeklinde (yanlış) olarak belirttiği antisyaya giriş kısmından etkilenmişlerdir.

“…Ekvatorun aynı tarafında ve aynı deklinasyonda bulunan iki gezegene uygulanır. Aynı deklinasyonda bulunanın karşısındaki konta antisya olarak adlandırılır.”

De Vore burada Ptolemy’i yanlış yorumlamıştır ve onu referans alan diğer antik yazarlarının soltis aksında yansıma tekniğin özgün ve geleneksel tabanlı olduğu şüphelerini ortadan kaldırmıştır. Yakından baktığımızda, De Vore’un varsayımının Ptolemy’nin işaret etmek istediği nokta olmadığını görebiliyoruz; Ptolemy aslında antisya terimini kullanmadı, ancak açıkça şu tanımı yaptı:

“Birbirini gören burçlar arasındaki ilişkinin soltis aksına olan karşılıklı uzaklıklarıdır”. Firmicus, antisya yansıması için referans noktasını tropikal zodyak burçlarında 15° den 0° ye kaydırırken, sadece ilkbahar dönümü noktasının hareketi ile biriken hatayı düzeltiyordu, problem tropikal zodyağın oluşumuyla tamamen ortadan kalkmış oldu.”

Firmicus antisya hakkında şöyle yazar:

“Böylelikle İkizler ve Yengeç birbirinin antisyası olurlar. Bir burç hangi derecede antisya yansıması alıyorsa, o dereceye kendi antisyasını yansıtır, böylelikle Boğa ve Aslan birbirine antisyalarını yansıtır ve Başak Koç’a, Terazi Balık’a, Akrep Kova’ya, Yay Oğlak’a.”

Firmicus gezegenlerin birbirine açı yapmadığı durumlarda, bu gezegenlerin antisya ile bağlı olup olmadıkları üzerine düşünmeye yöneltir:

“Üçgen, kare, sekstil ya da karşıtlık gibi açılar vasıtasıyla birbilerine antisya oluşturduklarında, normal yerleşimdeymiş gibi yorumlanabilirler.”

Firmicus, antisyanın etkinliğinin kanıtı olarak etkilerinin yalnızca referans alınarak tam olarak anlaşılabileceğini söylediği, haritanın detayını sunmuştur. Haritanın sahibi zenginliğiyle ünlü biri olduğu için kitabında bu kişiyi isimsiz bırakmıştır. Ancak bu kişinin kim olduğunu bulmak dönem alimleri için oldukça cazip bir meydan okuma haline gelmiştir. Firmicus’un verdiği detaylardan yola çıkan alimler, haritanın sahibinin mantık, geometri, tarih ve şiir alanında ünlü bir yazar aynı zamanda 30 Aralık 335’ ten 10 Mart 337 de sürgün ediline kadar Roma şehrininin kaymakamlığını yapmış olan Ceionius Rufius Albinus olduğu sonucuna varmışlardır.

Firmicus, kimliği belirsiz olarak sunduğu haritada, harita sahibinin babasının da zina suçundan skandallı bir sürgüne gönderildiğini, iki duruşmadan sonra tekrar göreve döndürüldüğünü, ancak bu bilgilere sadece dikkatimizi Antisya’ya teorisine çevirebilirsek ulaşabileceğimizi kaydetmiştir.

Firmicus net dereceler vermese de antisyanın haritada zayıflatıcı bağlantılarını işaret ederken Ay’ın Yengeç burcunda konumlandığını, yükselenin Akrep’te ve Mars’ında Kova’da olduğunu, sadece açılardan yola çıkarak Mars ve Ay’ın ilişkilerini anlaşılamayacağını çünkü Mars ve Ay’ın birbirine 150° lik açı yapan burçlarda konumlandığını belirtmiştir. Ancak antisyada Yengeç’teki Ay İkizler burcuna düşer ve Mars’a üçgen yapar. Kovadaki Mars’ın antisyası ise yükselendeki Akrep’e düşer, ve Ay’a buradan üçgen yapar.

Firmicus Mars ile Ay’ın arasındaki ilişkiyi bir sorun ya da çekişme olarak öngördü :

“…Ve böylece Mars tarafından her yönden etki alıp, zarar gören büyüyen Ay, bu adamı fiziksel olarak zayıflatmış ve sonunda da sürgününe sebebiyet vermiştir.”

Genel olarak antisya tekniğinin olumlu bir ilişki kurduğu söylense de, Firmicus şansız ya da kötücül bir gezegenle bağlantı kurulduğunda zarar verici olabileceğini göstermiştir.

Benzer bir diğer method ise gezegenlerin ekinoksa eşit uzaklıklarını referans alan tekniktir. Bu iki tekniğin doğasının benzer olduğu söylenir ve Ptolemy gezegenler eşit periyotlarda ve eşit parallellerde yükselir. Koç’tan Başak’a kadar yer alan burçlara “Hakim” burçlar (çünkü Güneş bu burçlarda günleri uzatmaktadır), Terazi’den Balık’a kadar olan burçlara ise ‘İtaatkar’ burçlar (çünkü Güneş bu burçlardayken günler kısalır geceler uzar) demiştir. Hakim olarak adlandıralan burçlarda bulunan bir gezegen, itaatkar olarak adlandıralan burçlarda ki bir diğer gezegene etki ederken, o gezegeni domine etme yeteneğine sahip olur.

Manilus ve diğer antik yazarlar yukarıda bahsedilen teknikte ki ekinoksa eşit uzaklıkta bulunan burçları Adentya “birbirini duyan burçlar” olarak adlandırmışlardır. William Lily de Hristiyan Astroloji kitabının 92. sayfasında ‘Hakim ve İtaatkar’ burçlardan bahsetmekte ancak anlamları ve tanımları ile ilgili bilgi vermemektedir. Yunan astrolog Paulus Alexandrinus, ‘birbirini duyan’ burçların, kaçakların yurtdışına gitmesi ve suçlama konuları için özel olarak kullanılabilecek öğelerin olduğunu öne sürdüğünü belirtmiştir.

Sonraki dönemlerde bu tekniğin yıldızı sönmüş gibi görünse de, aslında  Lily’nin de söylediği gibi antisya nın karşıt noktalarına baktığımızda kolaylıkla bulacağımız Kontra- Antisyadır. Bu oldukça doğrudur, çünkü ekinokts ekseni boyunca bir derecenin yansıması, tropikal eksen boyunca yansıyanın tersidir. Aşağıdaki şekil bunu göstermektedir.

Dikey çizgiler, birbirini duyan burçlardır. Diyagramda Firmicus’un öreneğinde ki Ay ve Mars yerleştirilmiştir, Antisya mavi ve A ile, Kontra Antisya kırmızı ve CA harfleriyle işaretlenmiştir. Kontra Antisya, Antisya’ya karşıtlık yaparken, aynı zamanda klasikçilerin ‘Audentia’ dediği burçlarla nasıl ilişki kurduğuna dikkat ediniz.

Kontra Antisyayı iki gezegenin, ekvatoral aynı deklinasyonda olma ilişkisi olarak tanımlayan Nicholas De Vore ve ondan sonra ki modern astrologların neden tekrar yanılgıya düştüğünü görebiliriz. Bunun sebebi tanımlama yapılırken Güneş ve Güneşin pozisyonunun ulaştığı kendi kontra antiyasına başvurulması gerekirken, sadece Güneşi referans alınmasıdır. Kontra – Antisya ekinoksa eşit uzaklıkta konumlanmış gezegenleri ilişkilendirir, mesela 15 ° Balık 15 ° Koç burcunda karşılık bulacaktır.

Bu noktalarda Güneş, bir noktada ekvatorun güneyinde, diğerinde ekvatorun kuzeyinde olduğu gibi bir deklinasyona sahiptir. Bu, Ptolemy’nin ilgili olarak düşündüğü yükseliş zamanlarının benzerliğini getirir. Bu tanım, elbette, farklı seviyelerde deklinasyon veya göksel enlem seviyelerinde, kontra-antiscia noktalarına değen gezegenler için geçerli değildir.

Deborah Houlding

Çeviren: Banu Soysal

Kategoriler

Astroloji Dergisi 

Son Makaleler

Youtube Kanalımız

Benzer Makaleler

Menü