Astroloji Tarihi

Her kültür, varoluşumuza dair gizemin ipuçlarını bulmak için zaman zaman doğaya bakmıştır. Bu durumda atalarımızın bakışlarını yukarıya çevirmelerinde ve cevapları gece gökyüzünde ve orada hareket eden gök cisimlerinde aramalarında şaşılacak bir şey yoktur.

Bazı bilginler, astrolojinin kökenlerini 50.000 yıl öncesine, Cro-Magnon şamanlarının yıldızların tekrar eden kalıplarını gözlemledikleri ve geçen mevsimleri işaretlemek için kemiklere çentikler attıkları zamana dayandırırlar. Belki de yıldızların yapılandırılmış çalışmasına dair en eski kanıt, Fransa’nın güneybatısındaki bir mağarada, erken ay haritasıyla kaplı bir tabletin keşfedilmesiyle bulundu. Bu tabletin 30.000 yıl kadar eski olduğu tahmin edilmektedir.

Nispeten daha yakın zamanlardaki kanıt ise, Stonehenge’deki taş megalitlerin düzenlemesidir. Bu taşların 4000 yıl önce Druidler tarafından dikildiği ve ay ile güneşin ilerleyişini haritalamak için kullanıldığı düşünülmektedir. Daha az bilinen bir sit alanı, Kuzey Amerika kıtasında Povery Point, Louisiana’da bulunmaktadır. Bu yerin, insan yapımı altı eşmerkezli sekizgen şeklinde düzenlenmiş tepelerden oluşan bir sit alanı olduğu görülmektedir ve 3.000 yıldan uzun bir süre önce Amerikan yerlileri tarafından inşa edildiği tespit edilmiştir.

Bilimsel araştırmalar, Stonehenge’deki yapıda olduğu gibi, gök cisimlerinin hareketi ile Louisiana’daki yapının geometrisi arasında da kesin bir uyum olduğunu göstermiştir. Benzer yapılar ve devasa taştan takvim çarkları Meksika ve Güney Amerika’da da bulunmuş ve Maya, İnka ve Aztek kültürlerine atfedilmiştir.

Her ne kadar bu keşifler hakkında yorum yapmak cezbedici olsa da, bu kültürlerin bugün bildiğimiz astroloji sanatını uyguladıklarını kanıtlayacak somut hiçbir şey yoktur. Bunun için, günümüzden 7.000 yıl kadar önce, o zamanlar Mezopotamya olarak bilinen yerdeki kaydedilen gelişmelere bakmalıyız.

Astrolojik haritaları ilk geliştirenler Sümerlerdi ve bu haritaların başlangıçtaki kullanımlarının esas olarak tarımsal nitelikte olduğuna inanılmaktadır. Kaldeli rahiplerin gökyüzünü incelemek ve sistemleştirmek için ‘ziggurat’ olarak bilinen 300 adımlık kuleye tırmandıklarına inanılır. Astroloji, Sümer’den Orta Doğu’ya yayılmıştır ve MÖ 2400’de birçok kraliyet sarayında saray astrologları bulunmaktaydı.

Babilliler, gece göğünü, güneşin dünya etrafındaki yolu olarak düşündükleri şablona göre on iki bölüme ayırma fikriyle tanınırlar. Erken dönem astrolojisi, yıldızların ve gezegenlerin genel olarak halk üzerindeki etkilerini analiz etmek için kullanılıyordu, ancak MÖ 419 itibarıyla bu ilkeler bireylerin hayatlarının haritasını çıkarmak için kullanıldı.

Antik bilim MÖ 331’de, Büyük İskender’in astrolojiyi Orta Doğu’yu fethinden Yunanistan’a geri getirmesiyle bir adım daha attı. İskender ayrıca, astrolojiyi orada geliştirilmiş ileri düzeyde astronomik bilgiyle birleştirilen Hindistan’a getirmesiyle de tanınır.

“Astroloji” kelimesi Yunanlılardan gelmiştir; (astron veya “yıldız”; + logos veya “söylem”). Tam olarak ‘hayvan sirki’ anlamına gelen ‘Zodyak’ kelimesi de Yunanlılara aittir. Yunanlılar, haftanın her günü gezegenlerin hareketini izleyen genişletilmiş bir dizi çizelge geliştirdiler. Buradan hareketle, bir kişinin doğum saatine ve yerine dayalı olarak bir doğum haritası (Yunanca hora veya “saat” + skopos veya “görüntüleme aracı”) oluşturabildiler.

Yıldızların incelenmesi, yaklaşık olarak MÖ 100’de Yunanistan’dan Roma’ya taşındı. İlginçtir ki, bilgeliklerini kuşların hareketlerine dayandıran kahinlerin (Augers olarak bilinir) resmi etkisi nedeniyle astrolojinin Roma’da anlaşılması biraz zaman aldı.

Astrolojinin gelişimi, Roma’nın Batı dünyasındaki etkisinin sona ermesiyle birlikte durma noktasına geldi ve ciddi astroloji çalışmaları ancak MS 765’te bir Pers manastırında Ptolemy tarafından yazılmış bir el yazması keşfedildiğinde yeniden başladı. Bu kez, Mağribi fetihlerinin bir sonucu olarak, astrolojiye hayran kalan ve onu on üçüncü yüzyıl boyunca Batı dünyasına yayan Arap alemi oldu.

Diğer okült kehanet sistemlerinden farklı olarak, Hıristiyan kilisesinin astrolojiyi geçerli bir yaklaşım olarak kabul ettiğini görmek ilginçtir. O dönemlerde bu onaylamanın, “Cennetin kubbesinde ışıklar olsun … ve işaretler için olsunlar” yazan Yaratılış Kitabı’ndan geldiğine inanılıyordu. Ayrıca Üç Bilge Adam’ın aslında Hz. İsa’nın Doğuş’una Beytüllahim Yıldızı tarafından yönlendirilen astrologlar olduğu düşünülüyordu. Belki de Kilise’nin kabulünün en büyük işareti, bazı papaların rehberlik için astrologları kullanmasıydı.

Hiçbir astroloji tarihi, tüm zamanların en ünlü kahini olan Nostradamus’tan bahsetmeden tamamlanmış sayılmaz. Dördüncü yüzyıl Yunan astroloğu Iamblichus’un yazılarından büyük ölçüde etkilenmiştir ve 1555’te “İlahi Varlık (aracılığıyla) astronomik vahiyler” tarafından kendisine verilen bilgeliğe dayandığını iddia ettiği, “Yüzyıllar”ı yayınlamıştır.

Astrolojinin popülaritesi, on altıncı yüzyılda Kopernik ve Galileo’nun evrenin dünyanın etrafında dönmediğini, aksine bizim güneşin etrafında döndüğümüzü kanıtladıkları zaman bir düşüş yaşadı. Kilise bu teoriyi 1822’ye kadar tanımamış olsa da, astrolojinin uygulanması başka nedenlerle 1500’lerin sonunda yasaklandı.

Astrolojiye karşı bir başka darbe de on sekizinci yüzyılın sonlarında ve on dokuzuncu yüzyılın başlarında Uranüs ve Neptün gezegenlerinin keşfiyle geldi. Astroloji sisteminin eksik bilgilere dayandığı açıktı ve astrologların, ilave edilen gezegenleri hesaplamalarına dahil etmeleri birkaç yıl sürdü.

Astroloji on dokuzuncu yüzyılda bir kez daha popüler hale geldi ve 1980’lerde Ronald ve Nancy Reagan’ın isimleri astrolojiyle ilişkilendirildiğinde, Başkan John Tyler, Başkanın Eşi Mary Todd Lincoln, Woodrow Wilson ve Warren G. Harding de dahil olmak üzere birçok Beyaz Saray Yönetimi astroloji danışmanlığından yararlanmıştı.

Her ne kadar 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler ve ekibinin astrolojiye hevesli bir şekilde inananlar olduğu yaygın olarak bilinmesine rağmen, Müttefiklerin, Hitler’in ruh halini ve hareketlerini daha iyi tahmin edebilmeleri umuduyla, onun doğum haritasını yorumlamak için astrologları kullanmaları daha az bilinen bir gerçektir. Her iki hükümet de astrolojiyi propaganda savaşlarında kullandı; Alman uçakları, Fransa’nın işgalinden önce kırsal bölgelerine Nostradamus’un yazılarını içeren broşürler attı ve İngilizler de, Üçüncü İmparatorluk’un düşüşünü tahmin eden astroloji dergilerinin kopyalarını Almanya’nın her yerine dağıttı.

Astrolojinin popülerliği söz konusu olduğunda Hollywood bir istisna değildi. Yıldızlara danışan yıldızlar arasında Marlene Dietrich, Tyrone Power, Jackie Gleason, Zsa Zsa Gabor, Steve McQueen ve Faye Dunaway yer aldı.

1949’da iki Fransız psikolog, astrolojinin ilkelerini çürütmek için bir dizi teste başladı. Ancak Michel ve Françoise Gauquelin’in keşfettiği şey, bu antik sanatın gerçekten de bilimsel bir temeli olduğuydu. Gauquelin’ler çalışmalarına, “Kozmik Ritimler ve Psikofizyolojiler Arasındaki İlişkiler Üzerine Çalışma Laboratuvarı”nda 576 Fransız hekimi test ederek başladılar.

İlk sonuçlar etkileyiciydi; doktorların birçoğunun, tesadüf olarak açıklanamayacak kadar fazla bir şekilde,  haritalarında Mars, Jüpiter ve Satürn yükselirken ve tepe noktasındayken doğduğu keşfedildi. Yapılan daha fazla testler, kazanan sporcuların büyük bir yüzdesinin, “Mars Etkisi” adıyla da bilinir hale gelen bir fenomen ile, Mars’ın yükseldikten ve tepe noktasını geçtikten sonra doğduğunu ortaya çıkardı. Gauquelin diğer meslekleri incelemeye devam ettikçe, Mars Etkisi’nin insanların üstün başarılı olma fırsatı bulduğu birçok alanda gözlemlendiği keşfedildi.

Gauquelin ve meslektaşları, deneklerin 100.000’den fazla doğum kaydı üzerinde çalıştı ve sadece bilimsel incelemeye dayanmakla kalmayan, aynı zamanda diğer bilim adamları tarafından da başarıyla kullanılan sonuçları derlediler.

Astroloji günümüzde yaygın olarak popüler olmaya devam etmektedir. Yakın zamanda yapılan bir Gallup anketi, Amerikan halkının %28’inin astrolojiye inandığını ve %74 gibi oldukça büyük bir oranının her gün doğum haritası yorumlarını okuduğunu gösterdi. Bu tür rakamlarla, Amerika Birleşik Devletleri’nin neredeyse 200.000 tam ve yarı zamanlı astroloğa ev sahipliği yapması hiç şaşırtıcı değildir.

Blair Gorman

Çeviren: Seçil Tuna

Kategoriler

Astroloji Dergisi 

Son Makaleler

Youtube Kanalımız

Benzer Makaleler

Menü