Astroloji Açısından, Mizaç ve Psikolojik Tipler

Kişilik, psikolojide yer alan en kapsamlı konulardan biridir. Kişilik, tutarlı davranış kalıpları, kişilik içi süreçler, nasıl davranacağımızı ve hissedeceğimizi etkileyen ve içimizde gelişen bütün duygusal, güdüsel ve bilişsel süreçler alt başlıkları altında incelenebilir.

Hipokrat, kişiliğin önemli bir yanı mizaç üzerinde durmuş, mizacın beden yapısından ve kimyasından etkilenişine göre kişiliği tiplere ayırmıştır. İnsan mizacını bedende en çok bulunan ve kişiliği etkileyen sıvılara göre dört grupta toplamıştır.

Astroloji dört elementi –ateş, toprak, hava ve su- tüm organik ve inorganik maddelerin yapıtaşı olarak saymıştır. Her element temel bir enerji ve bilinç türünü ifade etmektedir. Her insanda bu dört element bulunsa da bazı enerjiler diğerlerinden daha baskındır. Bu anlamda Hipokrat’ın sınıflandırdığı 4 adet mizaç aşağıdaki gibidir.

1- Sanguine – Hava elementini (İkizler, Terazi, Kova) sembolize eder.

Mizaç hakkında, “Bu tipte olanların bedeninde kan etkin rol oynar. Kanlı, canlı neşeli insanlardır. “ diye belirtilmiştir.

2- Flegmatik – Su elementini (Yengeç, Akrep, Balık) sembolize eder.

Mizaç hakkında, “Bedenlerinde lenf sıvısı etkin rol oynar. Ağır kanlı insanlardır. Yavaş hareket ederler, geç ve güç duygulanırlar. Dinlenme ve uykuya düşkündürler.” diye belirtilmiştir.

3- Melonkolik – Toprak elementini (Boğa, Başak, Oğlak) sembolize eder.

Mizaç hakkında, “Bedenlerinde kara safranın etkin olduğu mizaçtır. derin ve uzak görüşlüdür. Yürekli ve atılgan olurlar.” diye belirtilmiştir

4- Kolerik – Ateş elementini (Koç, Aslan, Yay) sembolize eder.

Mizaç hakkında, “Bedenlerinde sarı safra etkindir çok çabuk kızan, saldırgan ateşli ve sert insanlardır.” diye belirtilmiştir.

Kişilik üzerine daha bir çok sınıflandırma yapılmıştır. Astrolojiyi çalışmalarında kullanan Jung’ın sınıflandırmasını astroloji ışığında inceleyelim.

Hipokrat dönemlerinden gelen içe ve dışa dönük kişilik yapısından esinlenen Jung bunlara yeni özellik ve nitelikler katmıştır. Jung’ın tipolojisinde temel ayrım içe dönüklük ve dışa dönüklük ile başlar. Astroloji her şeyi karşıtlık içinde ele almıştır. Dişi-erkek, aktif-pasif vb. gibi.

Zodyak, altı maskülen ve pozitif, altı dişil ve negatif burç olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.

-Pozitif burçlar (hava ve ateş elementleri) aktif , objektif algı ve gelecek ile ilgili, kendini ifade eden , düşüncelere yaklaşım gösteren, çin felsefesinde Yang olarak ifade edilir. Bunlar, Jung’ın ifade ettiği dışa dönük olmayı ifade eder.

-Negatif burçlar (su ve toprak elementleri) pasif, duygusal, alıcı, subjektif bakış açısına sahip e geçmiş ile alakalıdır, çin felsefesinde Yin olarak ifade edilir. Bunlar, Jung’ın ifade ettiği içe dönüklük ile ilgilidir.

Jung’a göre içe dönükler kendi duygu düşünce ve hayal dünyalarından oluşan iç dünyaları ile yaşamayı tercih ederken, dışa dönükler kendi dışındaki nesne ve insanlardan ve onların faaliyetlerinden oluşan dış dünya ile barışık olmayı tercih etmektedirler.

Astrolojinin temel köşe taşları, ateş, hava, su ve toprak psikolojinin temel aldığı bir yapıdır. Jung ruhsal işlevleri dört ana fonksiyonda belirtmiştir.

1-Düşünme fonksiyonu, hava elementi ile eş tutulur. Bilginin akıl ve yürütme yoluyla belirlendiği mantığa dayalı çözümleme yöntemlerini kullanan ve yargıya varmak için yeterli veri, geçerlilik ve akılcılık arayan, kişiselleştirmeyi dışlayarak değerlendirme yapan düşünsellik işlevidir.

Astrolojik olarak hava, pozitif, maskülen bir elementtir. Hava burçları , İkizler, Terazi ve Kova’dır. Astroloji kitaplarında entelektüel, fikir alışverişini seven, rasyonel burçlar olarak anlatılır. Hava, zodyak çemberindeki herhangi bir hayvan figürü içermeyen tek elementtir. İnsani bağı kuvvetli olduğundan ,içgüdüsel doğadan uzaklaşarak insanlığın akıl fonksiyonunu ön plana çıkarır. Hava burçları kendilerini günlük yaşamın anlık deneyimlerinden soyutlama kabiliyetlerine sahiptirler, böylece yaptıkları her şey belirli bir nesnellik ve mantık içerir. Bu insanlar ile arasında belirli bir mesafe yaratır. Bu nedenle her tür insanla verimli bir şekilde çalışabilir çünkü kendilerini diğer insanın duyguları işle uğraşmak zorunda hissetmezler. Aynı şekilde kendi duyguları ile bağlantıları da kopuktur. Çünkü duygular sınıflandırılamaz, analiz edilemez ve bir çerçeve içine alınamaz. Bir ikizler insanına bir şey hakkında ne hissetiğini sorun, “Bir düşüneyim..” der. Bir kova erkeği, eşine duygularını göstermede sorun yaşadığında ve eşi ona bundan dolayı serzenişte bulunduğunda “Seni sevdiğim için evlendim, yeterli değil mi?” diye cevap verir. Terazi kişisinin ilişkideki duygusal problemleri görmezden gelip aklındaki ideal ilişkiyi yaşatmaya çalışması bu sorunun tipik örnekleridir.

Jung bu dört temel fonksiyonu aşağıdaki şekilde belirtmiştir.

Düşünme (Thinking) ile Hissetme (Feeling) fonksiyonları karşı karşıyadır. Hava burçlarının, su burçlarına çekilmesi de bu nedendendir. Haritanızda su elementi yokluğunda da bilinçsiz bir şekilde bunu karşı tarafa yansıtırız.

2-Hissetme fonksiyonu , bilginin empatiye dayalı ve kişisel değerler kullanarak değerlendirildiği, öznel değerlendirme yapan duygusallık işlevidir.

Su elementini Yengeç, Akrep ve Balık burcu oluşturur. Su burçları duyguları ile temas içindedir. Duygular doğaları gereği kısmen bilinçdışı olduklarından, su burçları bilinçdışı zihnin gücünün farkındadırlar ama ne olduğu konusunda bilinçsizdirler. Bu burçlar kişisel ilişkilere ve insani değerlere önem verirler. İlişkinin korunması için gerekirse kendilerini bile feda eder ve derin saplantılı tutkulardan, diğer varlığı kabullenme ve sevme duyguları arasında bocalarlar. Yengeç yapışkan, sahiplenici ve gelecekten korkar bir şekilde davranır. Akrep, duygusal fanatizm gösterir. Balık ise romantik kaçışları ve prensipsizlik ile ve kendisini bir diğerine adaması ile ünlüdür. Su burçlarının sembollerinin üç soğuk kanlı hayvanı içerir. Rüyalarda bu imajlar içgüdüsel ve bilinçsiz enerjilerle bağlantılıdır. Kişi için bu davranışlarının bilinçdışı bağlantıları kurmak bu yüzden zor olacaktır. Duyguları baş eden bu burçlar, objektiflikten yoksun, kendi pencerelerinden olaylara bakarak, rasyonaliteyi de kaybederler. Jung’un yukarıdaki şekilde açıkladığı gibi irrasyonel olarak anılırlar. Dış dünyada ilgiyi hak ediyorken onlar enerjilerini kendi içinde tutarlar. Başkalarının farklı istek ve ihtiyaçları olduğunu anlamakta subjektif bakış açıları nedeniyle zorluk çekerler. Genelde ilişkilerde terkedilen ve reddedilen taraftır. Çünkü duygusallığıyla karşı tarafı boğabilir ve mantıklı ve objektif davranışlar geliştirmesi için de fırsat elde etmiş olur.

Su ve hava manyetik olarak birbirlerine çekilirken, birbirlerinden öğrenmeleri gereken şeyler vardır. Rasyonalite ve irrasyonalite gibi karşıttırlar ama bastırdıkları ve karşılaşmakta zorluk çektikleri tarafları, hayat yolculuklarında onları bir adım öteye taşır.

3-Duyumsama fonksiyonu, beş duyu ile algılama sağlayan, somut elle tutulabilir gerçekler üzerine odaklaşan, gelecekten çok şimdiyi düşünen, gerçekle desteklenmeyen bilgilere güvenmeyen duyusallıktır.

Astrolojide toprak elementi ile ifade bulur. Toprak elementi burçları Boğa, Başak ve Oğlak’tır ve bu burçlar uygulamacı, ayakları yere basan, üretken, metodik, realistik ve güvenlik ihtiyacı nedeniyle parayı seven olarak bilinirler. Boğa, aşırı sahiplenici ve dar bakış açısıyla dogmatik davranabilir ve görmediği şeyleri var olarak kabul etmez. Başak ise bir ormana baktığında ağaçları görür, yani bir bütün içindeki ayrıntılara odaklanır. Oğlak ise bu dünyadaki varlığını sosyal statüsüne bağlayarak, bu dünyaya fazla tutunur. Toprak elementi genellikle kendini ortaya koymamasına rağmen, ona ait olan tehlikeye girdiğinde veya güvenliği tehdit edildiğinde savunmaya başlar. Karşıt özellikleri sayılabilecek sezgisellik (ateş) ten uzaktırlar. Neşe ve mutluluk gösteren bir çocuk gibi değil daha çok sorumluluklarının bilincinde ruhen yaşlı bir ergen gibi davranırlar. Hava , ateş elementine çekim duyar. Her ne kadar aralarındaki ilişki hava-su birlikteliği kadar zor olmasa da karşıttırlar. Toprak gelecek hakkında garanti isterken, Ateş hayata bir kumar gibi bakacaktır. Çünkü bilinmeyen, yeni olan onu heyecanlandırır ve bu dünyayı bir çerçeve içine almayı bu şekilde reddetmiş olur.

4-Sezgi fonksiyonu, algılamanın somut temeller bilinmeden bilinçaltında oluştuğu ve çeşitli olgular arasındaki karmaşık ilişkileri algılayabilme yeteneği olan sezgiselliktir. Zodyağın ilk burcu olan Koç burcunun elementi Ateş elementini, Jung’ın sezgisel tipiyle uyuşturmak kafaları karıştırmıştır. Ateş elementi astroloji kitaplarında, iyimser, dışarıya dönük, şanslı ve ben-merkezci olarak geçer. Jung, sezgiselliği bilinçsiz bir işlem olarak ele alır. Bilinçli anlamda ise, bir vizyon sunularak ifade eden beklenti olarak ifade edilir. Ateş burçları Koç, Aslan ve Yay’dır. Yaşam canlılık ve anilikleri ön plandadır, çocuk ruhludurlar. Dış dünyayı mitolojize etme eğilimleri vardır. Gerçeklikle bağları bu nedenle zayıftır. Ateş burçları gelecekler ilgilidir, dün geçmiş gitmiştir bir potansiyel barındırmaz, gelecek ise sonsuz seçeneklerle doludur. Koç burcu Don Kişotvari tutumuyla, Aslan benmerkezciliğiyle, Yay rutinden kaçışlarıyla bunu yapar. Ateş burçlarının problemi bu dünyanın vizyonlarında yarattığı dünya ile benzememesidir. Toplumsal ve bireysel yükümlülükler onu sınırlandırmaya çalışırken onlardan kaçmak isterler. Toprak elementine bilinçsiz olarak çekilirken bir anlamda dünyasal gerçeklere de çekilmiş olur.

Natal haritalardaki elementsel dağılım bu fonksiyonların kişideki ağırlığı hakkında önemli bir bilgi verir. Ve tüm üzerinde durduğumuz bu işlevler her bireyde farklı şekilde gelişmiştir. En çok gelişen ön plana çıkarak egemen olur. Buna egemen işlev denir. İkinci işlev ise egemen işleve yardım olarak kullandığımız işlevdir. Üçüncü işlev arada sıkışmış, dördüncü ise gelişmemiş işlevdir.

Bazı haritalar bir elementten yoksun olabilir. Ve kişi o elementin istek ve ihtiyaçlarını bilinçsizce reddedebilir. Örneğin ateş elementinin yoksunluğu kişiyi canlılık ve yaşama karşı güvenden yoksun olmakla kendini gösterebilir. Toprak elementi yoksunluğunda ise kişi hayatta kalmak için gerekli zorunluluklar ve kısıtlarla uyum içinde olmaz.

Haritayı psikolojik tipi belirlemede kullanırken, danışanın cinsiyeti de önemlidir. Kadın ve erkekler farklı açılara faklı eğilim gösterecektir. Erkek için Güneş ve Mars, maskülen bilinci ortaya koymada ön planda tutulurken, Dişil bilinçteki algı Ay ve Venüs gibi feminen planetlere yönelik olacaktır.

Psikolojik tipler bu anlamda ele alınarak astrolojik bir çözümleme yapılabilir.

Gülden Bulut, 2014

Kaynakça:

Personality Types, Jung’s Model of Typology, Darly Sharp

Kişilik, Jerry M. Burger

Astroloji, Psikoloji ve Dört Element, Stephen Arroyo

Relating, Liz Greene

Çukurova Üniversitesi Sosyal bilimler Doktora tezi, Tamer Isır

 

Kategoriler

Astroloji Dergisi 

Son Makaleler

Youtube Kanalımız

Benzer Makaleler

Menü